Likya Haber Gazetesi, Kalkan, Kaş Antalya Haberler
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

EN ÇOK OKUNANLAR

HABER ARA


Gelişmiş Arama

BU GÜNÜN MANŞETLERİ...

manşetler

SON DAKİKA HABERLERİ....

EKŞİ SÖZLÜK...






CANLI TV İZLE...

YAKINDA...

ÖZELLEŞTİRMELERE HAYIR!

ALEXA

Alexa Certified Traffic Ranking for www.likyahaber.net

SİTEYE GELENLER

free counters

ÇEVRİMİÇİ

TAŞERON CUMHURİYETİ

Mehmet POLAT

27 Ocak 2013, 15:32

Mehmet POLAT

“Taşeron” sözcüğü dilimize Fransızcadan geçmiş. Sözlükte karşılığında şöyle yazılı: “Büyük bir işin bir bölümünü yaptırmayı, asıl müteahhitten kendi üzerine alan ikinci müteahhit.” Herhalde dilimize Osmanlının son dönemlerinde Fransızların demiryolu ve tütün işletmeciliğiyle uğraştığı sıralarda geçmiş olmalı.
Taşeronluk eskiden de vardı ama bugünkü kadar yaygın değildi. 2003 Haziran’ında kabul edilen 4857 sayılı İş Kanunu ile  “alt işveren” tanımı altında resmiyet kazanarak yayıldı. Buna göre kamu ya da özel sektörde işin bir bölümü başkasına ihale edilerek yaptırılabiliyor. Örneğin belediyeler park ve bahçelerde kadrolu işçi çalıştırmaktansa, belli sürelerle ihale açarak işi birilerine veriyor. Süre sonunda şirket işçileri çıkarıyor ve yeni ihale alırsa aynı işçilerle devam ediyor ya da isterse yenilerini buluyor.
Bu koşullarda işçi sık sık giriş çıkış yaptığından, herhangi bir nedenle işine son verilmesi halinde kıdem tazminatı alamayabiliyor. Örneğin bir yıl çalışan işçinin işten atılması karşısında tazminatı bir aylık brüt ücreti kadar oluyor. Genellikle asgari ücretten çalışıldığı için bu önemli bir miktar tutmuyor. Memlekette bunca işsizlik varken boğaz tokluğuna taşeron işçilik yapmak isteyen çok oluyor. Dolayısıyla asgari ücretten çalışmayı ve patron istediği zaman giriş çıkış yapmayı baştan kabul ediyorlar.
Tabi bu koşullar altında çalışmayı kabul etmek, patronun her dediğine boyun eğmek anlamına geliyor. Çünkü kıdem tazminatı düşük olunca, patronlar beğenmedikleri işçiyi anında kapı önüne koyuyorlar. Bu yüzden hak aramak, sendika üyesi olmak, itiraz etmek olanaksız hale geliyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik bu koşullarda çalışmanın ne anlama geldiğini kendi ağzıyla söylüyor: “Çalışma saati 12, örgütlenme yok, tazminat yok. Kölelik gibi bir yaklaşım… Bu konuyu gündemimize aldık.”
Bakan Çelik gündeme aldıklarını söylerken, aslında taşeron işçiliğin daha da yaygınlaştırılmasından bahsediyor. Çünkü bir işyerinde taşeron işçiler ve kadrolular arası eşitsizliği kaldırmak için hazırlanan değişiklik tasarısıyla, asıl işlerin de taşerona verilmesinin ve tüm çalışanların taşeron işçi haline getirilmesinin önü açılmak isteniyor.
Bakanlık geçen hafta, yıllardır yayınlanmayan sendika istatistiklerini yayınladı. Buna göre ülkemizde yaklaşık 11 milyon işçi çalışıyor. Bunlardan ancak 1 milyon bin 671 kişisi bir sendika üyesiymiş. Buna göre çalışanlar arasındaki örgütlenme oranı yüzde 10 bile etmiyor. Oysa yine aynı verilere göre daha 2009 yılında toplam 5 milyon 400 bin çalışanın yüzde 60 kadarı sendikalıydı. Nasıl oldu da örgütlü çalışan sayısında bu kadar büyük bir gerileme oldu?
Bunun başlıca iki nedeni var: Öncelikle kamu sektöründe emekli olanın yerine yenisi alınmadı ve özelleştirmeler yoluyla birçok işçi işten çıkarıldı. İkincisi taşeron işçi çalıştırmak sendikalaşmanın önündeki en büyük engel oldu. Çünkü sendika üyesi olmaya kalkışanı işten atmak kolaylaştı. Sonuçta çalışanlar sendikalardan uzak durmaya başladılar.
Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre 2011 yılında yaklaşık 12 milyon 500 bin “işten çıkış bildirgesi” hazırlanmış ve bunlardan yalnızca yüzde 10’u kıdem tazminatı almaya hak kazanabilmiş. Demek işçiler açısından, yalnızca bu kadarının işine haksız olarak son verilmiş. Geri kalan işten çıkarmaların hepsi de işçilerin kusur işleyip tazminat haklarını kaybetmesi yüzünden olamayacağına göre, işçilerin taşerona çalıştıklarını ve gönüllü olarak giriş çıkış yapıp tazminat hakkı kazanmadıkları anlamına gelir.
Ülkedeki toplam taşeron işçi sayısı, sendikalı sayısını geçmiş turumda ve tahminen 1 milyonun epeyce üzerinde. En çok belediyeler bu yola başvuruyor. Taşeron işçilerin üçte birinden fazlası buralarda çalışıyor. Çünkü personel alımları uzun bürokratik onay süreçleri gerektiriyor ve o zamana kadar hizmet aksamasın diye belediyeler taşeron firmaları tercih ediyor. Geri kalan işçilerin yüzde 15 kadarı çeşitli kamu kurumlarında bulunuyor. Bunlar genellikle temizlik ve güvenlik işleriyle ilgileniyorlar.
Taşeron işçilik, ekonomik krizle birlikte dünyada son yıllarda yaygınlaşan bir uygulama. Gelişmiş ülkelerde çalışanların eskiden kalma örgütlenme geleneği var. Buralarda hükümetlerin kazanılmış hakları geri alması kolay olmuyor. Özellikle Avrupa’da hala, eskisi kadar olmasa bile güçlü bir sendika hareketi görülüyor. Haklarını korumak için genel grevler, iş yavaşlatmalar yapıyorlar. Hindistan, Brezilya, Endonezya misali ekonomisi son yıllarda Türkiye gibi hızlı bir gelişme gösteren ülkelerde ise durum içler acısı. Çünkü buralarda işsizlik yüzünden her koşulda çalışmaya razı büyük bir nüfus var. Ayrıca hak arayanlara eskiden beri yasal ve yasa dışı yollardan yapılan baskılar yüzünden, taşeronluk sistemi çok kolay gelişiyor. Elbette böyle olmasının ekonomik nedenleri de var:
Bu ülkeler, genç ve işsiz nüfusunun yanı sıra zengin hammadde kaynaklarına da sahip olduklarından, küresel sermayenin yatırım yapmak için öncelikle tercih ettiği yerler oluyorlar. Örneğin bir Fransız fabrikası Bursa’da, kendi ülkesindekinden çok daha ucuza araba üretebiliyor. Çünkü ücretler, yer kiraları, su, elektrik gibi girdiler Fransa’dan düşük. Ayrıca vergi indirimleri ve teşvikler var. Bunlar da yetmiyor, kârını ister borsaya, isterse yüksek faiz gelirlerinden yararlanmak için bankaya yatırıyor. Bunu da beğenmezse, kârını ülke dışına çıkarmasına engel bulunmuyor. Dolayısıyla Türkiye’de üretim artıyor ama bu bir yandan ithalata bağlı olarak yaşanıyor, öte yandan elde edilen gelirin önemli bir bölümü kazanç olarak yurtdışına çıkıyor. Dolayısıyla Türkiye ekonomisinin büyüme hızıyla, ülkedeki gelirleri arttırma hızı aynı oranda olmuyor. Böylece yabancı sermaye yatırımları yoluyla hızla büyüyen ekonominin içindeki yan sanayi, hizmet sektörü, pazarlama gibi işlerle ilgili kısımlarının büyümeden alacağı kâr payları, her geçen yıl azalıyor. Bu gerçek bir ekonomik büyüme değildir, çevreyi kirleten, kazanç paylaşmayı bekleyenlerin sayısını arttıran, ekonomiyi ithalata ve dövize bağımlı hale getiren bir işleyiştir.
Kazanç; işletme sahipleri, pazarlamacılar, arazi sahipleri, kredi veren bankalar, hammadde satanlar ve nihayet işçiler arasında paylaşılır. Eğer toplam kazançta bir daralma görülürse, bu kadar çok paylaşımcının arasında kazancına ilk göz dikilen, her zaman işçiler olur. Yanı sıra,  ekonomik kriz dönemlerinde çalışma hayatı düzensizleşir. Öyle ki, üretilen mallar satılamaz, birikir ve üretime geçici olarak ara vermek gerekir. Patron, işçileri geçici olarak işten çıkartmak ister. Eğer işçiler kadrolu çalışıyorsa ve sendikaları varsa bunu kabul etmez, direnirler ve tazminatlarını almadan işten ayrılmazlar. İşte patronları bu tür ek maliyetlerden kurtarmak için taşeronluk sistemi geliştirilmiştir.
Ama bu sistemin işçilere maliyeti çok yüksektir. Ucuza işçi çalıştırıldığı için, uzmanların yerini vasıfsız işçiler alır. Bu da iş kazalarına ve ölümlere yol açar. Örneğin 9 Ocak Zonguldak Kozlu Kömür madeninde yaşamını yitiren 8 işçi taşeron firmaya çalışıyordu ve ücretleri aynı işi yapan kadrolu işçilerin üçte biri kadardı. Haklarını arayamadıkları gibi, işlerinin uzmanı da değillerdi. İşte bu tür sorunları dile getirmek ve daha binlerce benzeri ölümü hatırlatmak için, 27 Ocak Pazar günü Zonguldak’ta “Emeğe Saygı Mitingi” yapıldı.

Bu haber 2160 defa okunmu?tur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
********FARKIN NE****************23 Şubat 2014

HAVA DURUMU

Detaylı bilgi için resmin üzerine tıklayın.

ANKET

sence; KALAMAR TAVA MI MEZE Mİ?






Tüm Anketler

GOOGLE TERCÜME



Copyright © 2005-2012 www.likyahaber.net Tüm hakları acaip bir şekilde saklanmıştır. Kopye eden fena olur!... demedi demeyin... editör-özer yılmaz/elk.mühendisi-yıldız teknik üniv. POSTA ADRESİMİZ; haber@likyahaber.net
RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapy: MyDesign Haber Sistemi

elektronik sigara