Likya Haber Gazetesi, Kalkan, Kaş Antalya Haberler
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

EN ÇOK OKUNANLAR

HABER ARA


Gelişmiş Arama

BU GÜNÜN MANŞETLERİ...

manşetler

SON DAKİKA HABERLERİ....

EKŞİ SÖZLÜK...






CANLI TV İZLE...

YAKINDA...

ÖZELLEŞTİRMELERE HAYIR!

ALEXA

Alexa Certified Traffic Ranking for www.likyahaber.net

SİTEYE GELENLER

free counters

ÇEVRİMİÇİ

GÜÇ NEDİR?

Mehmet POLAT

01 Ekim 2012, 10:09

Mehmet POLAT

Güç görelidir. Bir durumda güçlü olanın başka koşullarda önemsizleştiğini biliriz. Bu yüzden güç, eşdeğerler arasında sağlanan üstünlüktür. Bu boy, ağırlık, akıl, para, sayı, hız üstünlüğü gibi şeyler olabilir. Dolayısıyla güç; geride kalan, az olan, bir yolla üstünlük sağlayamayan açısından ele geçirilmesi ve hep elde tutulması gereken bir amaçtır. Onunla rakiplerine diz çöktürüp, istediklerini kabul ettirecektir. Dostlarını kolayca koruyup, kollayacaktır. Küçük bir parçasını vermekle, zayıfı düştüğü yerden kaldırabilecek ve bu sayede sayısız övgü kazanacaktır. Nihayetinde güçle yalnızca dost ya da düşmanlarını değil, kendini vareden koşulları da değiştirebilecektir. Böylece kestirmeden giderek ulaşmak istediği bazı şeyleri kolayca ele geçirecektir. Bu kimi zaman bir eşya, kurum gibi kendi dışındaki maddi hedeflerdir; kimi zaman da görünmeyi amaçladığı bir kişilik, kendine ait kılmak istediği unvan ya da bir makama yükselmenin kazandıracağı sıfatlar gibi manevi şeylerdir.
Ama güç sahibi bunlarla yetinmez ve gücünü sürekli kılacak işler peşine düşerek, gelecekte de varolmanın çarelerini arar. Bunun yollarından biri de yalnızca rakipleri yenmek değil, artık savaşmayı gerektirmeyecek kadar etkisiz, uysal rakipler ortaya çıkmasının koşullarını yaratmaktır. Böylece güçlü,  gücünün sınırlarına ulaşır. Nasıl olsa, kurduğu düzen asla kendinden daha güçlüsünü yaratamayacak ve varlığı sonsuza dek sürecektir...
Güçlü olmanın bu özellikleri, insanın gururlanmasına neden olur. Kendisiyle övünmenin bir yolu olarak, sıklıkla bu duruma kolay gelmediğini ve çok eziyetler çektiğini dile getirir. Zaten şu an zayıflar bir çöpü bile zor bela yerinden oynatırken onun dağları devirecek kadar güçlü olması kendiliğinden gerçekleşmemekte ve büyük bedeller gerektirmektedir. Ama bunu zayıflar anlayamaz. Her zaman çok çalışmak, yorulmak, acı çekmek zorunda kaldığını bilemezler. Sonuçta zayıflar bu fedakârlıklara katlanamadığı için, güçlü olmayı yalnızca kendisi haketmektedir.
. Elbette fille karıncanın ne gücü ne de bunların sahiplerine maliyeti aynı değildir. Fil her gün onlarca kilo yiyecek tüketmek için ormanı dört dönerken, karıncaya bir kaç adımlık mesafe yeterli olabilir. Ama bu doğru bir bakış açısı mıdır?
Güç ya da güçlü açısından düşünürsek fil haklıdır. Oysa tersinden düşünmek ve filin karınca boyutlarında olması durumunda bu kadar çok koşturmak zorunda kalmayacağını öne sürmek de mümkündür. Ama bunu yapmayız. Çünkü olay isterse ormanda geçiyor olsun, genel kanaat güçlünün haklı olduğu yönündedir. Genellikle, toplumda büyük çoğunluğu oluşturan ezilen ve zayıf insanlar yerine yalnızca küçük bir azınlığı oluşturan güçlüler açısından düşünmeye eğilimliyizdir. Öyle ki, doğal olayları bile bu açıdan değerlendiririz.
“Ağacın kurdu kendi özünden olur” diye bir deyim var. Güç, güçlü olmak bu kadar belirleyici hale geldiğinde; onu yerinden edecek büyüklükte bir güç doğması da çok zor hale gelir. Bu gücün tüm rakiplerini altetmekle kalmayıp onları aynı zamanda kalıcı bir zayıflığa mahkûm ettiği ve kendi açısından doruğa ulaştığı andır. Böylece gururu giderek büyür, kibre ve şımarıklığa dönüşmeye başlar. İstediğini yapma olanağı; giderek ne yapmak istediğini bile düşünmeden her şeyi yapmaya dönüşür. Bir şeyler yaparken açık ve seçik istiyor olmak, kendi içinde bir bütünlüğe sahiptir. Ama ne istediğini bilmeden ya da belli bir bütünlük taşımadığı çok açık olan şeyler yapmaya başlamak, gücün kendi içinde oluşan bir çatlaktır. Dışarıda kalanların yapamadığını, güç kendi kendine yapar. Bu yüzden gücün en büyük rakibi, tüm rakipleri ortadan kalktıktan sonra sahneye çıkar: Bu, kendisidir.
Cumhuriyet, Aydınlık, sözcü, Evrensel, Birgün, Yeniçağ gazeteleri; iktidar partisinin geçtiğimiz hafta sonu yapılan kongresini izlemeye alınmadılar. Gazete haberlerinde yasağın Başbakan Tayip Erdoğan’ın talimatı olduğu belirtildi. Bu kuruluşlar kongreyi iş için izleyeceklerdi. Bilindiği üzere işleri haber ulaştırmaktı.  Türkiye Gazeteciler Cemiyeti bir açıklama yaparak şunları belirtti:
"Bu gazetelerde görev yapan gazetecilere AKP genel kurulunu izlemek için giriş kartı verilmemesi ayrımcılıktır. Söylemde çok sesliliği dillendirenlerin, uygulamada tek seslilikten yana olduğunu göstermektedir. Akreditasyon konusu Türkiye'de yıllardır bir sorun olarak gündemdedir. Sorunun çözümünü beklerken yeniden keyfi değerlendirmelerle iptaller yaşanmaktadır. İktidar, yayın politikasından hoşlanmadığı gazetelerin çalışanlarının mesleklerini yapmalarını engellemektedir. Halkın bilgilenme hakkını da yok saymaktadır. TGC olarak bu yanlıştan artık dönülmesinin bekliyoruz."
İktidar partisi bu tutumuna gerçek oluşturacak biçimde, yıllardan beri şunları ileri sürüyor: Kimi yayın kuruluşları haber yerine siyaset yapıyor, gerçekleri yorumla ve eksik aktararak çarpıtıyor, halkı yanlış yönlendirerek hükümet üstünde baskı kurmalarını sağlamaya çalışıyor...  Kestirmeden gidelim:
Tüm bunlar doğru bile olsa, yapılan haberdir ve haber alma özgürlüğü basın kuruşlarının değil, yurttaşların hakkıdır. Gazete, kitap, söz; bazen söylendiği gibi “silahtan daha tehlikeli” değildir. Haberde yorum yapmak kaçınılmazdır. Bazen şu haber yerine başka bir haberi vermenin kendisi bile yorumlu bir davranıştır. Sözün ahlaka aykırı olanlar dışındaki her türlüsü, yalan bile olsa özgür olmalıdır. Yanlış söz söylenmesinin önüne, ancak böyle bir özgürlük ortamında geçilebilir. Yasal yollar, tazminat, tekzip; eğer özgür bir haberleşme ortamı varsa değer kazanır. Dolayısıyla yasakçı uygulamaya tepki göstermek gerekir. Özellikle bizim gibi en zayıf olan, en altta ve kıyıda duranlar tepki göstermelidir. Çünkü güçlülerin tepkisi, güçlüyle rekabet amaçlıdır. Biz istesek bile böyle bir rakip olma gerçekliğinin dışında kaldığımızdan, sözümüzün bir anlamı olacaktır.
Bu uygulama, kongrede çok sık sözü edilen “demokrasi, barış, kardeşlik” gibi sözlerle zıtlık içeriyordu. Kimi toplantılara bazı gazeteleri ya da gazetecileri almamak, hatırladığım kadarıyla ilk olarak 12 Eylül 1980 darbesi sırasında başlamıştı. Ardından 28 Şubat 1997 postmodern darbesi sırasında da yoğun biçimde aynı uygulamalar görüldü. Şimdi aynı davranışı darbelere karşı somut ve çok önemli adımlar attığını öne süren bir parti gösteriyor. Yani karşı çıktığı gücün yaptıklarını, kendisi yapıyor. Bunun, gücünü canının istediği gibi kullanmaktan başka ne anlamı var ki?

Belki de yaşananları abartıyoruzdur. Çünkü sonuçta, hükümet hakkında konuşuyoruz. Hükümetler toplumdaki en önemli güç değildir, bu devlettir. Devlet uzun bir tarihsel süreci ve toplumsal çıkarların genelini temsil eder. Dolayısıyla hükümetler de içinde olmak üzere tüm kurumların işleyiş düzenini belirler. İktidarıyla muhalefetiyle herkes bu çerçevede çalışır. Seçimle gelen hükümetler tüm oyları almış olsalar bile, görev sürelerinin ve temsil ettikleri toplumsal çıkarların sınırlılığı gibi nedenler yüzünden devlete ait rolleri üstlenemezler. Bu tür özentileri geçi hevesten ibarettir ve er geç devleti yaratan tarihsel süreç tarafından düzeltilirler. Çünkü toplumda belli bir dönemde devlet rolü oynayan iki ayrı kurum olamaz.

mehmetpolat148.blogspot.com

Bu haber 2062 defa okunmu?tur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
********FARKIN NE****************23 Şubat 2014

HAVA DURUMU

Detaylı bilgi için resmin üzerine tıklayın.

ANKET

sence; KALAMAR TAVA MI MEZE Mİ?






Tüm Anketler

GOOGLE TERCÜME



Copyright © 2005-2012 www.likyahaber.net Tüm hakları acaip bir şekilde saklanmıştır. Kopye eden fena olur!... demedi demeyin... editör-özer yılmaz/elk.mühendisi-yıldız teknik üniv. POSTA ADRESİMİZ; haber@likyahaber.net
RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapy: MyDesign Haber Sistemi

elektronik sigara