Likya Haber Gazetesi, Kalkan, Kaş Antalya Haberler
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

EN ÇOK OKUNANLAR

HABER ARA


Gelişmiş Arama

BU GÜNÜN MANŞETLERİ...

manşetler

SON DAKİKA HABERLERİ....

EKŞİ SÖZLÜK...






CANLI TV İZLE...

YAKINDA...

ÖZELLEŞTİRMELERE HAYIR!

ALEXA

Alexa Certified Traffic Ranking for www.likyahaber.net

SİTEYE GELENLER

free counters

ÇEVRİMİÇİ

SÖZ TUZAKLARI

Mehmet POLAT

07 Temmuz 2012, 22:29

Mehmet POLAT

Geride bıraktığımız hafta 20-22 Haziran tarihleri arasında Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde “Rio 20” adıyla, çevre sorunlarına karşı önlem alınmasıyla ilgili bir dünya zirvesi vardı. 130 kadar devlet ve hükümet temsilcisinin katıldığı toplantıya Başbakan Tayyip Erdoğan da gitti. Başbakan Meksika’daki G 20 toplantısının ardından geçtiği Rio zirvesinde bir de konuşma yaptı. Ne söylediğinden önce, toplantı konusu ve yeri hakkında bilgi verelim:
 
            Bilindiği üzere yaklaşık son 40 yıldır dünyada çevreyle ilgili sorunlar hızla artıyor. Küresel ısınmanı yol açtığı iklim değişikliği yüzünden, ilçemizde bile ancak tropikal iklimde görülen hortumlar oluşuyor. Bunların etkisiyle ağaçlar yerinden sökülüyor, seralar ve arabalar havaya uçuyor. İklim değişikliğinden kaynaklı bu tür sorunların yanı sıra doğa hızla tahrip ediliyor, sular ve hava kirletiliyor, birçok canlı türünün soyu tükeniyor. 1970’lerin sonlarında, dünyada yalnızca bir avuç insan bu konulara dikkat çekmeye çalışıyordu. O zaman dile getirdikleri zararlar hızla yaygınlaşmaya başladığı için, artık konuya devlet, hükümet, şirket yöneticileri de ilgi gösteriyor. Elbette kendi meşreplerince…
 
            Bilindiği üzere tüm ülkeler uzun yıllar boyu sanayilerini geliştirme ve bu yolla refahlarını arttırmaya çalıştılar. Bu durum kaçınılmaz olarak kent nüfusunu ve genel olarak tüketimi arttırdı. Ve bu gelişmenin doğal sonucu olarak da,  yukarıda saydığımız sorunlar görülmeye başlandı. Bunun üzerine Birleşmiş Milletler (BM) 1987’de bir rapor yayınlayarak sorunlara dikkat çekti ve bütün ülkeler için “sürdürülebilir kalkınma” hedefi belirledi. Yani sanayileşmeye ve tüketim artışına devam edilecek ama bu çevreyi yok etmeyecek boyutlarda olacaktı. Bu mümkün mü? Diyet tereyağı gibi bir şey…
 
            Tabi bu kararı kimse dinlemedi. Her ülke ve şirket birbiriyle rekabet içinde, sanayileşme çabalarını tam gaz sürdürdü. Sonuçta bu işlerin böyle gitmeyeceği düşüncesiyle, 1992 yılında Rio’da BM çatısı altında “Yeryüzü Zirvesi” adıyla, 179 ülke temsilcisinin katıldığı bir toplantı yapıldı. Bu, daha sonra benzer nitelikteki toplantıların ilkiydi. Burada, tüm katılımcıların büyük bir memnuniyetle imzaladığı beş tane karar alındı. Yoksulluğu ortadan kaldırmaktan tutun da, çevrenin her türlü yolla korunmasına kadar yayılan yüzlerce sayfa belge… Bu da yetmedi, “yerel gündem 21” adıyla, tüm ülkelere örnek olması düşünülen bir yönetim modeli geliştirildi. Buna göre, yerleşim birimleri yöredeki sivil toplum örgütleri ve merkezi yöneticilerin işbirliğiyle yönetilecekti. Bir de; alınan her kararın ve sarfedilen her sözün önüne, “sürdürülebilirlik” ya da “katılımcılık” gibi sözcükler yerleştirildi.
 
            Aradan zaman geçti. Bu toplantılara umutla katılanlar, “hele biraz daha duralım, belki bir ilerleme görülür” diye beklediler ama alınan kararlar uygulanmadı. Böylece on yıl geride kaldı ve 2002 yılında benzer nitelikte bir başka toplantı, “Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi” adıyla, Güney Afrika’nın Johannesburg kentinde düzenlendi. 100 kadar ülkeden temsilciler katıldı. Yine benzer kararlar alında ve bu toplantının ardından yazılan haberlerde “dağ fare doğurdu” cümlesi yer aldı. Çünkü herkes bu toplantıda,  Rio toplantısında alınan kararların neden uygulanamadığı konuşulacak ve uygulanması için yaptırımlar düşünülecek filan sanıyordu. Ama yine sade suya tirit konuşmalar ve “biyolojik çeşitliliğin korunması, yoksulluğun giderilmesi” konulu,  temenniden öte anlam taşımayan sözler söylendi.
 
            Sözün nereye geleceği, herhalde buraya kadar anlattıklarımızdan anlaşılmıştır. Geçen hafta Rio’da yapılan toplantı da, dünya hayatımıza hiç bir olumlu katkı sunmayan toplantılardan biridir. “Arzu Ettiğimiz Gelecek” adıyla yapılan bu toplantının neredeyse her cümlesinde “yeşil ekonomi” sözcüğü kullanılmıştır.Nedir “yeşil ekonomi”?
 
            Örneğin araba sayısı artacak ama “yeşil ekonomiye” göre yapıldığı için çevreye çok az zarar verecek. Bu da, petrol kuyuları yerine çeşitli tarla bitkilerinden yakıt elde edilerek gerçekleştirilecek. Eğer bu yeterli gelmediyse, petrol yerine aküyle çalışan, yani elektrikli arabalar yaygınlaştırılacak. Plastik şişeler toprakta eriyen cinsten olacak, her şirket enerjisinin bir bölümünü temiz kaynaklardan sağlayacak, kullanılan sular arıtılacak vs…
 
            Tüm bunlar şu demektir: Eğer bir zehirden bir bardak içerseniz hemen ölürsünüz. Ama bardaktaki zehri her gün bir çay kaşığı kadar içerseniz, ölmeden tüketebilirsiniz. Buna karşılık sürünürsünüz. İşte bu tür toplantılarda önerilen budur. Sürdürülebilirlik, yeşillik, kararlara zorla değil de gönüllü katılımın beklenmesi gibi ifadeler; çevre sorunlarından dolayı yaşamları sürdürülemez hale gelen milyonlarca insanı kandırmak için kullanılmaktadır.
 
            Dünyanın çeşitli yerlerinde şirketlerin maden araması, inşaat yapması, enerji elde etmek için ortamı alt üst etmesi, sanayi tipi tarım ve hayvancılıkla uğraşması gibi nedenlerden; kuşaklar boyu o yörelerde yaşayan insanların hayatı kararmaktadır. Bu insanlar genellikle kırsal kesimde yaşayan, yoksul, seslerini duyurmaları zor olan kimselerdir. Bu tür toplantılardan, kendileri lehinde karar alınmasını umut etmeseler de, beklemektedirler. Ve buna benzer toplantılarda sanki dünyanın mağdurları lehine kararlar alınıyormuş gibi yapılmakta ama tam tersi gerçekleşmektedir. İşte son toplantıda da olan budur. Nitekim aynı yerde yine aynı günlere denk düşecek biçimde, Brezilya köylüleri ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelenler tarafından, bu toplantıyı protesto etmek amacıyla “Halklar Zirvesi” adıyla bir karşı toplantı düzenlenmiştir.  Burada da ekonomik krizden, dünyadaki yoksulluğun katlanılamaz boyutlara ulaştığından, çevrenin yerle bir edildiğinden, tüm bunlardan kurtulmak için demokratik, planlı, kardeşçe bir hayat kurmak gerektiğinden bahsedilmiştir.
 
            Başbakanımız Rio toplantısından, planlanandan erken dönmüştür. Brezilya devlet başkanıyla çeşitli görüşmeler yapmış ve ekonomik/ticari anlaşmalar imzalamıştır. Toplantıda yaptığı konuşmanın içeriği ise, Türkiye’deki örnek kalkınmanın başka ülkelerde de gerçekleştirilebilmesi için her türlü yardıma hazır oldukları yönündedir. Tabi savurganlığa, bencilliğe karşı olduğunu ve şu an dünyadaki sıkıntıların büyük ölçüde bencil ekonomilerden, devletlerden ve toplumlardan kaynaklandığını belirtmiştir. Gerisini yorumlamak, artık okurun işidir…

Bu haber 2039 defa okunmu?tur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
********FARKIN NE****************23 Şubat 2014

HAVA DURUMU

Detaylı bilgi için resmin üzerine tıklayın.

ANKET

sence; KALAMAR TAVA MI MEZE Mİ?






Tüm Anketler

GOOGLE TERCÜME



Copyright © 2005-2012 www.likyahaber.net Tüm hakları acaip bir şekilde saklanmıştır. Kopye eden fena olur!... demedi demeyin... editör-özer yılmaz/elk.mühendisi-yıldız teknik üniv. POSTA ADRESİMİZ; haber@likyahaber.net
RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapy: MyDesign Haber Sistemi

elektronik sigara